İşte Duygu Sucuka’nın kaleme aldığı yazı;

Adıyaman’da, Atatürk Barajı Havzasında, bundan 6-7 sene kadar önce başlatılmış bir ağaçlandırma projesi vardı. Orman Genel Müdürlüğü’nün en güzel projelerinden birisiydi. Çok çıplak arazilere sahip olan Atatürk Barajı çevresi orman vasıflı meyve ağaçlarıyla yeşillendirilecek ve yetişen ağaçlar, meyvesinden faydalanmak üzere köylü vatandaşa dağıtılacaktı. Dikilmesine karar verilen ağaç türleri badem, ceviz, fıstık, menengiç gibi o iklime uygun ve meyvesi çok değerli ağaçlar idi. O zaman yetkililerin söylediğine göre Atatürk Barajı Havzasına 50 milyon fidan dikilecekti. Su var, verimli topraklar var, ağaç yetiştirmek de olursa çok güzel olacaktı.

Bu projeyi öğrendiğimizde Güneydoğum Derneği olarak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na girişimlerde bulunduk ve dedik ki; bu projede bize de yer verin, dikilecek ağaçların bir kısmını civar köylerdeki kadınlara dağıtalım. Köylü kadınlar kendilerine tahsis edilen ağaçları daha iyi bakıp korurlar, hatta teşvik etmek, sorumluluk yüklemek için onlarla birlikte ağaç dikelim. Kadınlar ağaçların meyvesini toplayıp satsın ve geliri kendilerinin olsun. İlerleyen zamanlarda belki bu alanda kooperatifler kurulur. Kırsaldaki kadının küçük de olsa bir geliri olacaktır, o kadın daha güçlü ve özgüvenli hissedecektir kendini, çocuklarına da daha iyi sahip çıkacaktır. Bu da bir anlamda terörle sosyal temelli bir mücadele demek olacaktır. Projenin adını da 4K Projesi (Kırsalda Kadına Kazanç Kapısı) koymuştuk. Hatta demiştik ki 4K’dan 3K’yı (Kırsalda Kadın Kooperatifleri) hayata geçiririz

Bu girişimler ve çalışmalar kapsamında 2015-2016-2017 yıllarının kasım aylarında Adıyaman köylerine giderek ağaç dikmiştik. Tamamen gönüllü ve kendi imkânlarımızla çalışıyorduk. Hani birçok derneğin para kapmak için yaptığı projeler gibi değildi bu çalışma. O yıllarda ağaç dikmek için öyle kalabalıklar toplamıştık ki Adıyaman’daki tüm kadın stk’lar, proje kapsamındaki köylerin kadınları, muhtarlar, herkes seferber olmuştu. Adıyaman Valiliği ve Belediyesi de bu çalışmaları desteklemiş, bizimle bu anlamdaki etkinliklerde bulunmaya gayret göstermişlerdi. Yereldeki Orman yetkilileri de bu çalışmaların içinde idiler. Hatta 2017 yılı Kasım ayında, Orman Bakan Yardımcısı Sayın Harun Tüfekçi de bizimle ağaç dikmeye gelmiş, orada köylü kadınlara “bu ağaçların hepsi size dağıtılacak” diye konuşmuş, derneğimizin bu girişimini desteklediğini belirtmişti. Biz sembolik olarak bir günlüğüne gidiyor, ağaç dikme etkinliği düzenliyorduk Orman İşletme Müdürlüğü ağaçlandırma ve bakım işlerini devamlı yapıyor ve sürdürüyordu.

Buraya kadar çalışmalarda ve karşılıklı iyi niyette hiç sorun olmadı. Bizler, köylü kadınlar, muhtarlar ve Orman yetkilileri hep umutla sonucu bekledik. Ancak bugün hoşnut olmadığımız, başarısız bir sonuç elde ettik. Biz hep dedik ki, Adıyaman’dan böyle bir örnek proje çıkarabilirsek, bunu birçok alanda, birçok yerde uygulamaya koyabiliriz. Amaç kırsaldaki kadını hem üretime yöneltmek, hem ağaçlandırmayı artırmak, hem onlara bir gelir kaynağı sağlamak, hem de terörle mücadele etmekti. Çok doğru, çok yerinde, çok anlamlı bir çalışma başlamıştı ama sonucu keşke olumlu çıkabilseydi.

Bu çalışmanın başından beri içinde bulunan, takipçisi olan ve büyük bir hevesle sonucu bekleyen kişi olarak, bu ağaçlandırma konusunun neden başarısız değinmek istiyorum. Biz 3 yıl üst üste Adıyaman’a giderek etkinlikler, çalıştaylar, toplantılar düzenleyip, projenin önemini anlatıp ağaç dikmiştik büyük kalabalıklarla. Orman İşletme Müdürlüğü tüm bu çalışmalara destek verdi ve yanımızdaydı. Kendilerine hep teşekkür ettik. Ancak bize gelen duyumlara göre, bu alanların ağaçlandırılması 2017 yılından sonra müteahhite verilmişti. Bu karar Bakanlığın aldığı bir karardı ve uygulama, alt mercilerin dışında gelişmişti. Köylü vatandaş durumdan hoşnut olmadı. Bu işi bize versinler hocam Banaklıkla görüşün diye defalarca bizimle konuştular. Nihayetinde köylü vatandaş da diktiği ağaç karşılığında para alıyordu.

Müteahhit ne kadar ağaç dikti, ne kadar bakım yaptı onu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey işin müteahhite geçtiğinin söylenmesinden sonra bizim diktiğimiz ve tutmuş olan ağaçların da büyümediği, kuruduğu idi. Biz hep şunu iddia etmiştik. Bu ağaç dikme ve bakım işinin sorumluluğunu bizzat köylü kadınlara verin ki çocukları gibi bakarlar o ağaçlara. Çünkü hem kendi emekleri olacak bu projede hem de gelecekte bu ağaçlardan kazanç sağlayacaklar. En azından bakım işini Ormancıların kendileri yaparsa ki öyle olması lazım çünkü tankerlerle sulama işini köylü vatandaş yapamaz, köylü de ağaçların bakımı ve büyümesi esnasında yardımcı olurdu. Şimdi yetişmeyen ve kuruyan ağaçların hesabını kimden sorabilirsiniz ki? Müteahhit mi? O da kendini savunacak bir nokta bulacaktır. Devlet malı bu kadar hor kullanılmamalı. O ağaç diktiğimiz ve muhtarlara ağaçlar büyüyor mu diye sürekli sorduğumuz yerler şu an üzerinde tek tük ağaçlar olan bozkır görünümünde. Bu proje için bize Adıyaman’ın Bebek, Akpınar ve Ova Kuyucak köyleri pilot çalışma olarak verilmişti. Benim bilgim ve söylediklerim bu köyler dahilindedir.

Orman birimlerinin kendileri belki de, başarısız olunan bu alanlarda yeniden ağaç dikmeye, yeniden büyütmeye çalışıyor olabilirler. Ancak şu ana kadar giden paralar, kaybolan emekler ve israf edilmiş zamanlar bu gibi durumlarda üzüleceğiniz sonuç olarak çıkıyor karşınıza. Bu ülkenin ne zaman, ne para ne de emek kaybetmeye gücü yok.

Ben devlete hep seslendim gene sesleniyorum; birçok alanda işi müteahhite havale etmek yerine yerel dinamikleri, insanları, toplumu harekete geçirmekte, üreten topluma ivme vermekte çok fayda var.

Editör: TE Bilisim