ÇALIŞMA HAYATINDA İYİ UYGULAMA ÖRNEĞİ (2)

Ülkemiz hızla gelişmekte ve dünyadaki yerini almaya çalışmaktadır. Kamu, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve bireysel olarak hemen herkes bu çalışmada yer almakta ve katkı vermeye gayret göstermektedir.

Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği (MEYAD), kurulduğu 2015 yılından bu yana çalışma hayatına önemli katkılar sunmaktadır. İnsana hak ettiği değer verilerek çalışma hayatında verimliliğin arttırılabileceğine inanmaktadır. İş yerlerinde liyakat, ehliyet, emanet ve adalet ilkelerinin yeterince uygulanmaması nedeniyle drama dönüşen “mobbing” konusunda toplumsal duyarlılık oluşturup bilinçlenme, yasal çözüm önerileri ve çok sayıda var olan olumlu örneklerle rol modelleri öne çıkarmaya özen göstermektedir. Çünkü iyilikleri çoğaltmak, kötülükle mücadelenin en iyi yoludur.

Bunlardan biri de “olumlu güdüleme modeli” kapsamında var olan iyiyi, güzeli ve doğruyu öne çıkarmaya çalışmaktır. Biliyoruz ki iyi bir toplum için iyi örnekleri çoğaltmak önemlidir. Zira iyi örnek, her zaman iyi nasihatten daha etkilidir.

Kapsamlı sorularımız ve gözlemlerimizle “rol modellerden biri” diyebileceğimiz Çözüm Eğitim Kurumları Genel Müdürü Sn. Ahmet AKÇA ile keyifli bir röportaj hazırladık. MEYAD Genel Başkanı ve köşe yazarımız İsmail AKGÜN tarafından gerçekleştirilen bu röportaj ile topluma, çalışma hayatında “İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ”nin de çok sayıda olduğu mesajını vermek istiyoruz. İş yerlerinin; yönetici ve çalışan dostu, çalışanların mutluluğu, insana yaraşır iş ortamları, iş tatmini, güvenceli iş, ödüllendirme sistemi ve oranları, çalışan mutluluğunun üretim, kalite ve verimlilik üzerine somut etkileri gibi pek çok konuyu konuşup sizlerle paylaşacağız.

İ.AKGÜN: Sizi tanıyabilir miyiz? Çözüm Eğitim Kurumları’nı bize tanımlar mısınız? Çözüm Eğitim Kurumları’nı tanımlamanız istenseydi nasıl tanımlardınız?

A. AKÇA: Ben Ahmet Akça, 1971 Bafra/Samsun doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi memleketim Bafra’da tamamladım.1990 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandım 1995 yılında mezun oldum. 3 yıl MEB’de öğretmenlik yaptıktan sonra istifa ederek 1999 yılında 6 arkadaşımız ile birlikte Çözüm Eğitim Kurumları’nı devraldık ve 22 yıldır eğitim sektöründe (yayın, dershane ve okul alanlarında) faaliyet yürütüyoruz. Kendi firmamızda yöneticilik yapmanın yanı sıra birçok sivil toplum kuruluşunda da birbirinden farklı görevlerde bulunmaktayım. Bunlardan birkaçını zikredecek olursak Özel Öğretim Derneği’nin (ÖZDER) Genel Başkanı, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) mütevelli heyet üyesi, TDV’nin kuruluşu olan KOMAŞ A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı, Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Üyesi ve TOBB Eğitim Meclisi Üyeliği görevlerini de yürütmekteyim.

Çözüm Eğitim Kurumları’nı kısaca eğitim alanında değer üretmek üzere ikame edilmiş bir yapı olarak tanımlayabilirim.

Biz değer üretiriz, bunu birlikte yaparız çünkü biz iyi bir takımız!

İ.AKGÜN: Şirketlerinizin çalışana bakışını anlatır mısınız? Çözüm Eğitim Kurumları için çalışanların yeri ve önemi nedir? Açıklar mısınız?

A.AKÇA: Kurumumuzda birlikte değer ürettiğimiz kişileri takım arkadaşı olarak görürüz, hiçbir zaman işveren/işçi yaklaşımımız olmamıştır. Ben şahsen şöyle görüyorum: Şirket malum bir tüzel kişilik, şirketin sahipleri bu yapının verimli ve başarılı olması için sermaye, bilgi, birikim ve emeklerini ortaya koyuyorlar. Çalışanlar ise bilgi, birikim ve emeklerini ortaya koyuyorlar; günün sonunda herkes koyduğu şeyin ve aldığı riskin karşılığını alıyor. Çalışan, maaş olarak; şirket sahipleri de kâr payı olarak.

Biz hizmet içi eğitimlerde bu felsefeyi tüm arkadaşlarımıza anlatırız, kimsenin bu şirkette çalıştığı için kurum ortaklarına minnet duymasını istemeyiz. Birlikte iş ürettiğimiz arkadaşlarımızdan beklentimiz, bu iş birliğine sadakat ve kardeşlik hukukuna riayet etmeleridir.

Şirketler de insanlar gibi canlı yapılardır.

İ.AKGÜN: Şirket pozisyonlarında iş tanımı var mı? Tüm çalışanların görev ve sorumlulukları belli mi? İş tanımları üzerinden mi görevlendirme yapılıyor?

A.AKÇA: Şirketimizde en çok önem verdiğimiz hususların başında kurumsallık gelir. Çözüm Eğitim Kurumları olarak 22 yıllık geçmişimizde en büyük yatırımı kurumsallığa yaptık. Bunun için dışarıdan profesyonel destek de aldık ve şirket yönetim rehberi hazırlattık. Kurumumuzda tüm süreçler tanımlıdır. Tüm pozisyonların iş tanımları, görev sorumlulukları yazılıdır. Görevlendirmeler bu yazılı kurallar üzerinden ilerler. İşe yeni başlayan arkadaşların oryantasyon süreci bu işletim rehberinin okunması ile başlar.

Tabii burada şunu gözden kaçırmamak lazım, şirketlerde insanlar gibi canlı yapılardır. Onlar da her geçen gün büyür ve gelişirler. Her evreleri başka bir süreci zorunlu kılar. Bu süreçlerin doğru yönetilmesi ve muhtemel bir travmaya meydan vermemesi için ARGE birimi sürekli çalışır ve yapıyı yeniler.

Kalite; huzur, güven ve adalet anlayışımızın bir sonucudur.

İ.AKGÜN: Çalışanlarınızın şirketlerinizi tercih etme nedenleri nelerdir? Çalışanlar neden Çözüm Eğitim Kurumları’nı tercih etti ya da etmeli?

A.AKÇA: Bu konuda yaptığımız anketlerde aşağıda yazacağım maddeler ön plana çıkıyor (Yazılan maddeler önem sırasına göre yazılmamıştır.):

  1. Güvenli bir ortam (Özellikle kadın arkadaşlarımız belirtiyorlar)
  2. Huzurlu bir ortam
  3. Prestijli bir kurum
  4. Çalışanlar arasındaki sağlıklı iletişim, karşılıklı saygı ve arkadaşlık
  5. Adalet duygusunun tesis edilmiş olması
  6. Çalışma disiplinin ve barışın iyi tesis edilmiş olması

Çalışanlarımız üretimin ve kurumun önemli bir parçasıdır.

İ.AKGÜN: Çalışanlarınızın projelerdeki yerini açıklar mısınız?

A.AKÇA: Eğitim kurumlarımızda yatırıma dair kararlar, kurucuların ortak katılımı ve oy birliğiyle alınır. (Bugüne kadar oy çokluğu ile alınan bir kararımız olmadı.)

Ancak iş ve üretime dair kararlar, ilgili arkadaşların ortak katılımıyla alınır. Bir üretim planlaması yaparken onu üretecek kişiyi ikna edemezseniz o işten verim almanız imkânsız hâle gelir. Tüm yöneticilerimizin kendilerine bağlı birimlerdeki tüm arkadaşlarının fikirlerine önem vermelerini isteriz. Şirketin gelişiminde bu arkadaşlarımızın fikir ve önerilerinin payı büyüktür. Eğer bir arkadaşımız tarafından geliştirilen bir proje hayata geçirilir ise o arkadaşımız mutlaka taltif edilir ve ödüllendirilir. Onun için bizim eğitim kurumlarımızda Araştırma ve Sürekli İnovasyon Merkezi (ASIM) bulunur. Yeni fikirler ve projeler sürekli bu merkeze akar.

İ.AKGÜN: İş toplantılarınızın sıklığı, katılım oranı ve içeriği (işe yönelik mi, gelişimsel mi) nedir?

A.AKÇA: Bizim kurumda işe yönelik toplantılar haftalık periyotta ve ilgilileriyle yapılır. Gelişimsel toplantılar ise yıllık periyotta ve tüm ilgililerin katılımıyla çalışma kampı şeklinde yapılır.

Kendini ifade, kurumsallaşma ve başarı için çok önemlidir.

İ.AKGÜN: Çalışanlarınızın kendilerini ifade etme seviyesini açıklar mısınız?

A.AKÇA: Çalışanların kendilerini ifade etme seviyesi başlarında bulunan idarecinin tutumuna göre farklılık gösterse de her departmanda çalışanların rahatlıkla kendilerini ifade edebildiklerini söyleyebilirim. Bunu kurum içi yaptığımız araştırma ve anketlerden de görüyoruz. Doğrudan üst yönetime bağlı birimlerdeki arkadaşlarımızın kendilerini ifadede bir sıkıntı yaşadıklarını sanmıyorum. Zira kurumsal yaklaşım olarak itiraz kültürünün gelişmesine önem veriyoruz. Tartışmayı severiz “evet efendimci” bir yaklaşımın kurumların gelişmesinin önündeki en büyük engel olarak görürüz.

İ.AKGÜN: İş yerlerinizde sosyal aktiviteler yapılmakta mıdır? Yapılmaktaysa kimlere ve ne sıklıkta yapılmaktadır?

A.AKÇA: Her kurumda olduğu gibi bizim kurumumuzda da tüm çalışanlara yönelik sosyal aktiviteler yapılmaktadır. Ancak bunun yeterli seviyede olduğunu söylemem mümkün değildir. Kurumumuzun geliştirmek zorunda olduğu bir alan olduğunu düşünüyorum.

İ.AKGÜN: Beyin fırtınası çalışmalarınıza çalışanlarınızı katıyor musunuz?

A.AKÇA: Kurumda yaptığımız beyin fırtınası çalışmalarında mutlaka ilgili çalışanlarımız katılarak saha deneyimlerini aktarırlar ve katkı sağlarlar.

İ.AKGÜN: İş yerleriniz “insana yaraşır bir iş ortamı” mıdır? Nasıl?

A.AKÇA: İş yerlerimizin insana yaraşır bir iş ortamı olması için azami özen gösterilmektedir. Çalışanların hem çalıştıkları ortamın sağlık koşulları açısından elverişli olmasına hem de dinlenme ortamlarının kişilerin sosyalleşmesine uygun olmasına dikkat ediyoruz.

Bu anlamda iş sağlığı ve güvenliği güvenlik belgeleri alınıyor ve fiziki mekânlar sürekli kontrol ediliyor. Daimî çalışma mekânlarının ve ofislerin gün ışığı almasına ve havalandırma sistemlerinin olmasına azami derecede dikkat gösteriyoruz.

Hududullah’a riayet edildiği müddetçe tüm insanlar azizdir.

İ.AKGÜN: İş yerlerinizde temel insan hakkı konularından olan “dil, din, mezhep, cinsiyet, etnik köken” gibi ayrımcılıklar var mı?

A.AKÇA: Kurumsal yaklaşımımız tüm insanları “yaratılışta eş, dinde kardeş” olarak görmektir. Şu ana kadar kurumumuzda çok farklı din, mezhep ve dilde insanlar çalışmışlardır ve bir ayrımcılığa uğramamışlardır. Buna dair bugüne kadar herhangi bir şikâyet almadık. Hududullah’a riayet edildiği müddetçe tüm insanlar azizdirler.

İ.AKGÜN: Çalışanların iş yeri ve yönetime yönelik sorunları olduğunda kime nasıl müracaat etmekte ve bu sorunlar nasıl ele alınmaktadır? Yönetici veya çalışanlar, sonuçlarının adalet ilkesi ile yapıldığına inanıyorlar mı?

A.AKÇA: Doğal olarak bu soruyu kurum sahibinin cevaplaması çok adil olmaz diye düşünüyorum. Ancak kurumda tüm süreçler, görev ve yetkiler tanımlı olduğu için bir şikâyet durumunda mekanizma bellidir. Kararlarda bireysel inisiyatife yer vermemeye çalışıyoruz. Özellikle şikâyetlerin ortak akılla ve objektif olarak ele alındığı komisyonca değerlendirilmesine özen gösteriyoruz ve adaleti tecelli etmeye gayret ediyoruz.

İ.AKGÜN: Yönetim anlayışınızda her kademedeki çalışana cezalandırma ve ödüllendirme anlayışınızı kısaca açıklar mısınız?

A.AKÇA: Genel olarak iş verimliliğinde ödül ve cezanın önemli bir yer tuttuğu düşünülür.

Tabii bu, kararında yapılırsa doğrudur. Ancak her başarısızlığın cezalandırıldığı, her başarının da ödüllendirildiği bir iş ortamının yıpratıcı bir rekabeti de beraberinde getirdiği göz ardı edilmemelidir. Bu durum da çalışma barışını tehdit eder. Bu dengeye dikkat ederek kurumsal ödülü öncelikli olarak ele almaktayız.

İ.AKGÜN: İşe geç gelme-rapor alma gibi durumların oranı nasıldır?

A.AKÇA: Eğitim kurumlarında doğal olarak işe geç gelme ve rapor alma çok düşüktür. Bizim kurumlarımızda da durum aynıdır. Yani çok düşüktür.

İ.AKGÜN: Çalışanların terfilerinde nelere dikkat edilmektedir? Yüksek verimlilik gösteren çalışanlarınızı ödüllendirme ve/veya takdir ettiğiniz bir uygulamanız var mı?

A.AKÇA: Çalışanların terfilerinde dikkat edilen hususlar şunlardır:

1. Yüksek iş verimliliği

2. Takımla çalışma uyumluluğu

3. Kuruma sadakat

4.Kıdem ve tecrübe

İ.AKGÜN: Çalışanlarınızın kişisel ve mesleki gelişimi için çalışmalar yapılıyor mu? Yapılıyorsa bununla ilgili bir takip sisteminiz var mı?

A.AKÇA: Sürekli hizmet içi eğitimler yapılıyor. k12 sisteminde bunlar kayıt altına alınıyor. Mesleki gelişimleri için eğitim almaları ve ilgili yayınları ve programları takip etmeleri için yönlendirme ve özendirme yapılıyor.

İ.AKGÜN: Yönetim organizasyon şemanız liyakat ve ehliyete uygun mudur?

A.AKÇA: Organizasyonumuz liyakat, ehliyet, kurumsal vizyon, misyon ve değerlerle birlikte sadakat sistemi üzerine kuruludur. Kurumsal istihdamda duygusallığa yer vermeyiz. Bugüne kadar adama göre iş üretmedik. İşe göre adam seçmeye özen gösterdik. Bu kural bizim şirket sözleşmemizde ve ortaklar sözleşmemizde yazılıdır ve kriterler net bir şekilde belirlenmiştir. Bu kriterler şirketimizin ortakları dâhil herkesi kapsar. İstikrarlı büyüme, belirlediğimiz hedeflere ulaşma, verimlilik ve kalite hedeflerimize bu sayede ulaşmakta olduğumuzu söyleyebilirim.

İ.AKGÜN: Dünyanın ve ülkemizin yaşadığı pandemi döneminde çalışanlarınızdan işten çıkarılan oldu mu? Olduysa neden ve çalışanlar kendilerini bu dönemde nasıl hissetmekte?

A.AKÇA: Hiçbir çalışanımız işten çıkarılmadı ve özlük haklarında herhangi bir kesintiye gidilmedi.

Eğer bir çalışan yıllık izninde kurumunu ziyarete geliyorsa orası huzurlu bir ortamdır.

İ.AKGÜN: Yönetim olarak merkezden veya yerinden mi yönetiliyor?

A.AKÇA: Genel olarak yerinden yönetimi benimsiyoruz ancak hibrit bir yönetim tarzı uyguladığımız söylenebilir.

İ.AKGÜN: Çalışanlarınız iş yerlerine gelirken neler hissediyorlar? Ayaklar geri geri mi gidiyor? “Zevkle ürettiğim, kendimi ifade ettiğim ve karşılığını da aldığım yer” olarak mı görüyorlar?

A.AKÇA: Bizim kurumumuzda insanların mutlu olduğunu geldiğinizde gözlemleyebilirsiniz. Eğer bir çalışan yıllık izninde kurumunu ziyarete geliyorsa orası huzurlu bir ortamdır. Pandemi döneminde birçok departmanı uzaktan çalışmaya yönlendirdiğimiz hâlde birçok arkadaşımız iş yerine gelmeyi tercih etti. Ayrıca mobbinge sıfır tolerans anlayışımız bulunmaktadır.

Mobbinge sıfır tolerans yaklaşımı!

İ.AKGÜN: Yön-eylem (sorunun tanımlanması, model kurulması, modelden çözüm elde edilmesi, çözümün kanıtlanması ve uygulanması) çalışmalarını iş yerinizde uyguluyor musunuz?

A.AKÇA: Evet, uyguluyoruz. Bu konular ile ilgili haftalar süren çalışmalar yaptığımız vakidir. Genelde bulduğumuz modelleri de isimlendiririz. Bu anlamda bizde uzun bir isimlendirme listesi mevcuttur. Örneğin okulumuzun eğitim modeli AYSER eğitim modelidir AYSER, “aydınlanmış zihin, açık ufuk” gibi anlamlara gelir. Bizler AYSER Eğitim Modeli ile akademik eğitim, yabancı dil eğitimi, sosyal eğitim ve sanat eğitimi, manevi (erdemler) eğitimi ve gelişimsel rehberliği birbirini bütünleyen bir eğitim modeli olarak uygularız. Yine tasarım beceri atölyeleri, bilişim kodlama atölyeleri, resim sanat atölyeleri eğitimlerini ASIM (Araştırma ve İnovasyon Merkezi) eğitim modeli olarak isimlendiririz. Karakter eğitimini Kiraz Eğitim Modeliyle, anaokulu eğitimlerini ise EÇE Eğitim Modelleri ile yaparız. Buna benzer eğitim modellerimiz ve isimlendirmeler bizde bir hayli fazladır.

Bizde, emek de başarı da ortaktır.

İ.AKGÜN: Çalışanlarınızın örgütsel bağlılığı, iş motivasyonu, çalışma, yaşam kalitesi ve iş tatmini ile ilgili yaklaşımlarınızı öğrenebilir miyiz?

A.AKÇA: Biz başlangıçtan beri şu felsefeye inanıyoruz: Eğitim, ciddi bir iştir ve başarı ancak takım ruhuyla elde edilebilir. O bakımdan her bir çalışanımıza hak ettiği değeri veririz ve onları ailemizin bir parçası kabul ederiz. Her bir çalışanımızın her konusuyla yakından ilgileniriz. Kısacası, bizde emek de başarı da ortaklaşa paylaşılır.

İ.AKGÜN: İş yerlerinizin, etik, çevre gibi konulara bakışı nedir? Belgeleri var mıdır? Çalışanların işe yönelik istekliliklerini nasıl açıklarsınız?

A.AKÇA: Eğitim, işi bir gönül işidir ve sevilmeden asla yapılamaz. Yapılsa da başarılı olunması mümkün değildir. Onun için takım arkadaşlarımızı seçerken mesleğini sevmelerini önemli bir kriter olarak görüyoruz ve kuruma başladıktan sonra da bu isteğinin artarak devam etmesi için gerekli tedbirleri alıyoruz. Etik kurallarımız var ve bunu hem kurum çalışanlarına hem de kurumdan hizmet alanlara deklare ediyoruz.

Çevreye duyarlı bir kurumuz ve bununla ilgili yapılan çalışmalara destek veriyoruz. Çevreye duyarlı olmayı ve doğaya sahip çıkmayı gelecek nesillere olan bir borcumuz olduğunu düşünürüz. Onun için eğitim kurumlarımız bu konuda çok duyarlıdır. Öğrencilerimiz sıfır atık vb. projelere aktif olarak katılmaktadırlar. Okullarımızda geri dönüşüm, bir bilinç olarak çocuklara yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, merkez okulumuzdaki yemekhanemizde yemekler çöpe atılmaz, depolanır ve sokak hayvanlarına gönderilir. Bahçe alanımızda organik tarım alanları var. Evcil hayvanların yetiştirilmesiyle ilgili bölümler var ve tüm bu çalışmaları öğrencilerimiz ile birlikte yapıyoruz.

Yemekhanelerimizde artan yemekleri çöpe değil sokak hayvanlarına gönderiyoruz.

İ.AKGÜN: Çalışma hayatı adına istihdama ve ürettiğiniz ekonomik değerin ülkemize katkısını anlatır mısınız? Eklemek istediğiniz başka bir şey var mıdır?

A.AKÇA: Yapımız itibarıyla kaliteli ve iyi insan yetiştirmeye çalışıyoruz. Eğitimi her yönüyle güzel insan yetiştirme sanatı olarak görüyoruz. Çözüm Eğitim Kurumları olarak ülke geneline yayılmış 50’nin üzerinde okul kampüsümüz (yaklaşık 130’u aşkın okul), 200’ü aşkın özel öğretim kurslarımız ve 500’ü aşkın bayii ve alt bayii ile eğitim sektörünün öncü kurumlarından birisiyiz. Bu yapının ürettiği ciddi bir ekonomik değer var. Bu ekonomik değeri üreten büyük bir istihdam var. Bunların ülkemize sağladığı vergisel katkılar bizleri mutlu etmektedir. Direkt ve dolaylı olarak asıl işimiz olan “insan yetiştirme sanatımızı icra ederken” kâğıt, matbaa, kargo, kırtasiye, inşaat gibi pek çok sektörle birlikte çok sayıda istihdam ve binlerce insanın geçimini sağlamaya vesile olmanın hazzını yaşıyoruz. Çünkü insanı ve ülkemizi seviyoruz.

Eğitim, insan yetiştirme sanatıdır.

Misyonumuz;

“Ülkesinin ve insanlığın geleceği ile ilgili sorumluluk hisseden, öz güveni gelişmiş, yüksek bir kültüre ve ahlaka sahip olmanın yanı sıra kendi medeniyet perspektifinden hareketle evrensel normlar üretebilen, temel insani değerlere sahip, hayatı ve olayları sorgulayıp kendi çıkarımlarını oluşturabilen, sanatsal ve sportif etkinliklerde bulunabilen, teknolojik gelişmelere yön verebilen ve yabancı dillerde etkin iletişim kurabilen mutlu ve erdemli bireyler yetiştirmektir.”

Vizyonumuz:

“Medeniyet şuuruna sahip, geleceği kuracak nesiller yetiştiren ve dünyaya esin kaynağı olan bir okul olmaktır.”

Misyon ve vizyonumuz doğrultusunda planlı ve ekip ruhuyla çalışıyoruz. Ekipteki tüm yürekler, entelektüel beşerî sermayemizin kaliteli yetişmesi için ortak atmaktadır. Ülkemize ve dünyamıza en büyük katkımız bu olmaktadır diye düşünüyorum.

Bana bu imkânı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Daha verimli bir çalışma hayatı için biz de sizin yanınızda ve hep birlikte “Mobbinge hayır!” diyoruz.