Eğitim

“Canlı derslere katılım az; eğitimde eşitsizlik derinleşti”

Pandemi döneminde eğitimde öğrenme kayıplarının değerlendirildiği raporun kapsamı ve muhteviyatı ile ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Ali Deniz, salgın sürecinde eşitsizliklerin daha da derinleştiğini ifade ederek, “Sosyo-ekonomik düzeye göre öğrenciler arasındaki farklılık daha da artmıştır. Her öğrenciye kaliteli eğitim sunmak ve eşitsizlikleri azaltmak için paydaşların katılımıyla köklü, kalıcı ve etkin bir reform programı geliştirilmelidir” dedi.

Ali Deniz, bir yılı aşkın bir süredir devam eden ve hayatın her alanını etkisi altına alan koronavirüs salgını sürecinde yaşanan öğrenme kayıplarına dikkat çekmek amacıyla hazırladıkları raporun öncelikle, uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin öğrenme kayıplarının telafi edilmesine, öğrenciler arası eşitsizliklerin en aza indirilmesine yönelik etkin politikaların geliştirilmesine hizmet etmesi temennisinde bulundu.

Pandemi ilan edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen koronavirüs salgınının hayatın bütün alanlarını olumsuz etkilemeye devam ettiğini kaydeden Deniz, ilk başlarda salgının etkisinin azaltılması için dünya genelinde yüz yüze eğitime ara verildiğini, salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte dünyanın önde gelen ülkelerinin, birçok sorunun yanı sıra, uzaktan eğitimin uzamasının okuldan uzak kalan öğrencilerin öğrenme kayıplarını ve eşitsizlikleri derinleştirme riski taşıması sebebiyle öncelikle okulları açarak yüz yüze eğitime geçtiğini hatırlatarak raporun içeriği ile ilgili şunları söyledi:

“Öğrencilerin üçte ikisi canlı dersleri takip edememiş”

Türkiye’de uzaktan eğitim sürecinde teknolojik imkânları yetersiz olduğu için öğrencilerin derslere bağlanamadığını ya da dersleri takip edemediğini dile getiren Deniz, “çocukların ve ailelerinin dijital araçları uzaktan eğitim süreçlerinde nasıl kullanacağına ilişkin çocukların evdeki çalışma ortamları, ailelerin çocuklarının derslerine ilgisi önem arz etmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre öğrencilerin üçte ikisi canlı dersleri takip edememiş, dersleri takip edenlerin üçte ikisi ise cep telefonuyla dersleri takip edebilmiştir. Dersleri yeterince takip edemeyen çocukların okulla bağları azalmakta ve ciddi bir öğrenme kaybı yaşanmaktadır. Öğrencilerin öğrenme kayıplarının düzeyinin tespit edilmesi ve öğrenme kaybını telafi etmek için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Birçok ülkenin bu konuda etkin politikalar takip ettiğini dile getiren Deniz, “ülkemizde bu modeller uyarlanarak hayata geçirilebilir” dedi.

“Sağlanan destekler yetersiz”

Türkiye’nin salgının başladığı dönemden bugüne kadar okulları açık tutmayı bir politik öncelik olarak tanımlamadığını, salgın sürecinde okullarını en uzun süre kapalı tutan OECD ve Avrupa ülkelerinin başında yer aldığını ifade eden Deniz, “Türkiye, bu süreçte, TRT ile iş birliği yaparak uzaktan eğitim materyalleri hazırlamış, Mobil EBA Destek noktası uygulamasını hayata geçirmiş, 500 bin tablet dağıtımını gerçekleştirmiş, GSM operatörleriyle iş birliği yaparak öğrencilere ücretsiz 8 GB’ye kadar internet erişimi sağlamıştır. Ancak sağlanan bu destekler yetersizdir. Hâlâ önemli oranda öğrencinin canlı derslere katılmadığı görülmektedir. Canlı ders yapan öğretmenlerin yüzde 7’si canlı derslere katılamayan öğrencilerin öğrenme açığını kapatmak için ek canlı ders yaptığını, yüzde 20’si ödev verdiğini, yüzde 60’ı derslerle ilgili doküman gönderdiğini, yüzde 9’u bu konuda bir şey yapmadığını ifade etmiştir” diye konuştu.

“Eğitimde eşitsizlikler salgın sürecinde daha da derinleşmiştir”

Ali Deniz, “öğretmenlerin yüzde 41,6’sının tanımlı müfredatı tamamladığını, yüzde 34,5’inin müfredatın çoğunu tamamladığını, yüzde 19,9’unun öğrencilerin dersleri düzenli takip edememesi sebebiyle müfredatı tamamlamada zorluk yaşadığını, yüzde 4’ünün ise öğrencilerin dersleri düzenli takip edememesi sebebiyle müfredattan geri kaldıklarını dile getirdiklerini kaydederek, “Az sayıdaki öğrenci dersleri düzenli takip etme ve müfredatı öğrenme imkânına sahip iken, diğer taraftan oldukça büyük oranda öğrenci dersleri düzenli takip edemediğinden müfredatı öğrenme imkânından yoksun kalmıştır. Bu ise eğitimde eşitsizliklerin salgın sürecinde daha da derinleştiğini açık bir şekilde göz önüne sermektedir. Öğretmenlerin yüzde 16,1’i müfredattaki kazanımların yüzde 91-100’ünü, yüzde 21’i yüzde 81-90’ını, yüzde 18,8’i ise yüzde 71-80’ini verdiklerini söylemiştir. Müfredattaki kazanımların yüzde 50 ve altı düzeyde verdiğini söyleyen öğretmenlerin oranı ise yüzde 19,9’dur” dedi.

“Öğrenme kayıplarının telafisi için iyi bir planlama yapılmalıdır”

Öğretmenlerin yüzde 47,8’inin öğrenme kayıplarını telafi etmek için 2021-2022 öğretim yılında ihtiyacı olan öğrencilere telafi eğitimleri düzenlenmesi gerektiğini, yüzde 19,2’sinin Haziran-Temmuz aylarında ihtiyacı olan öğrencilere yüz yüze telafi eğitimi verilmesi gerektiğini, yüzde 12,1’inin ise Ağustos-Eylül aylarında ihtiyacı olan öğrencilere yüz yüze telafi eğitimi verilmesi gerektiğini belirttiğini dile getiren Deniz, şöyle konuştu: “En yüksek düzeyde öğrenme kaybı i 1. sınıf (yüzde 69,1), 12. sınıf (yüzde 43,9) ve 8. sınıf (yüzde 43) öğrencilerinde yaşanmıştır. Eylül-Ekim aylarında ilkokul 1. sınıflar, daha sonra diğer ilkokul sınıf düzeyleri ile 8 ve 12. sınıf düzeyleri kısa süreli yüz yüze eğitim yapmış, ortaokul ve lise düzeyindeki diğer ara sınıflar ise uzaktan eğitim yapmıştır. Bu husus dikkate alındığında katılımcıların neredeyse bir yıldır yüz yüze eğitime hiç katılmamış olan ara sınıfları en az düzeyde öğrenme kaybı yaşayan sınıflar olarak tanımlanması dikkat çekicidir.”

Ali Deniz, raporda yer alan önerilerden bazılarını şöyle sıraladı:

“Çocukların fiziki ve zihinsel olarak daha sağlıklı ve refah içinde büyümelerini sağlamak için, akranları ile birlikte okul ve sınıf ortamında olmaları önemlidir. Bunun için gerekli tüm sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı ve en temel politik öncelik olarak okulların yüz yüze eğitime devam etmesi sağlanmalıdır.

“Öğretmenleri ve diğer okul personelini aşılamak, okulları güvenli bir şekilde açmak için önemlidir. Eğitim çalışanlarını öncelikli olarak aşılamanın enfeksiyon riskini sadece onlar için değil, toplumun tüm kesimleri için azaltacağı da dikkate alınmalıdır.”

“Okulları açmak ve okulların açık kalmasını sağlamak, öğrencilerin daha fazla kayıp yaşamasını önler. Ortada bir yılını kaybetmiş milyonlarca öğrencinin olduğu dikkate alındığında öğrenme kaybıyla mücadele için günü kurtarmak yerine, proaktif ve etkin stratejiler geliştirilmelidir. Öğrenme kaybını tespit çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır. Öğrenme kaybını gidermek için millî bir seferberlik başlatılmalıdır. Öncelikle öğrencilerin öğrenme kaybı düzeyi en kısa sürede tespit edilmelidir. Tüm öğrencilere yönelik yapılacak öğrenme kaybını tespit etme çalışmaları, telafi eğitim programlarının içeriği, süresi, uygulaması ve yöntemi gibi birçok kritik husus ile ilgili temel verileri sunacaktır. “

“Farklı ülkelerde öğrenme kayıplarını gidermek için yapılan uygulamalar dikkate alınarak, telafi eğitimi programı bir an önce başlatılmalıdır. Bilgi, beceri ve öğrenme kaybı düzeyi göz önünde bulundurularak, okul, ilçe hatta şehir olarak benzer düzeyde olanların katılacağı telafi programları düzenlenmelidir. Benzer bir yöntem ile benzer bilgi, beceri ve öğrenme kaybı düzeyine sahip öğrencilerin aynı okulda ya da yakın okullarda telafi programlarına katılması sağlanmalıdır. Öğrenme kaybı yaşayan öğrencilerin mevcut müfredatı takip etmesi makul değildir. Telafi uygulamasında olmazsa olmaz temel kazanımları içeren bir müfredat planlaması yapılmalıdır.”

“Salgın sürecinde eşitsizlikler daha da derinleşmiş, sosyo-ekonomik düzeye göre öğrenciler arasındaki farklılık daha da artmıştır. Her öğrenciye kaliteli eğitim sunmak ve eşitsizlikleri azaltmak için paydaşların katılımıyla köklü, kalıcı ve etkin bir reform programı geliştirilmelidir.”