İsa (as) Hakkında Kur’an-ı Kerim’e göre İsa (as) canlı değildir, Allah teala onun canını almıştır:
“Allah Teâlâ buyurmuştur ki:
Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (Al-i İmran, 55)
“(İsa der ki:) Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kuluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen herşeyi hakkıyla görensin.” (Maide, 117)
Başka bir ayette ise Allah, İsa’yı yahudilerin elinden kurtardığını bildirmiştir. Çünkü onlar onu öldürmek istiyorlardı.
“Ve Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük demeleri yüzünden … Halbuki onlar onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat (öldürdükleri) onlara şiddetli şekilde benzer gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uymak dışında hiçbir bilgileri yoktur, ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah onu kendi katına yükseltmiştir. Allah büyük izzet ve hüküm sahibidir.” (Nisa, 157-158)
İslam alimleri denilenlerin bir çoğu bu ayetteki “Allah onu kendi katına yükseltmiştir” ifadesine bakarak İsa (as)’ın ölmediğini ileri sürmüşler ve göğe yükseltildi demişlerdir. Fakat ayette sema/gök kelimesi yoktur. Onlara göre Allah, onu kudretiyle manevi semalardaki hususi mevkiine kaldırmış, kıyametten önce tekrar dünyaya gönderecektir. Halbuki yukarıda verilen ilk iki ayette Allah, İsa’nın öldüğünü açık bir şekilde bildirmiştir. Ayrıca ilk ayette de; “seni kendime yükselteceğim” ifadesi, “seni vefat ettireceğim” ifadesinden sonra geçmektedir: “ Seni vefat ettireceğim ve seni kendime yükselteceğim.”
Bu ayetten anlaşıldığı gibi Allah, eceli gelince İsa (as)’ı vefat ettirmiş ve onun hayatına son vermiştir.
İsa (as)’ın kıyametten önce tekrar dünyaya geleceğini bildiren hadisler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:
“Ruhum yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryemin oğlu İsa, adil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, İslamdan başka şeyi kabul etmeyecektir. Mal o kadar çok olacak ki, kimse dönüp de bakmayacaktır. Fakat bir secde, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlı olacaktır.” ( Buhari, Enbiya, 50; Müslim, İman, 71; Tirmizi, Fiten, 54)
Bu ve bunun gibi hadisler incelendiğinde hepsinin ana teması şudur: İsa ve Mehdi gelecek, sıkıntı ve buhran içinde bocalayan müslümanları kurtaracaktır. Hatta başka bir hadiste: “Su kabı su ile dolduğu gibi, yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah’tan başkasına tapılmayacaktır.” (İbni Mace, Fiten, 33) ifadesi geçmektedir.
Dikkat edilirse, İsa’nın (as) dünyaya tekrar geldiğinde yapacağı söylenen domuzu öldürme, haçı kırma, gayri müslimlerden alınan cizyeyi kaldırma ki, cizyeyi kaldırmak yeni bir şeriat ve nebi demektir. Ve bu kuranda birçok ayeti inkardır. Ayrıca herkesi müslüman yapma gibi şeylerin tek bir örneği dahi Kur’an’da yoktur. Ayrıca hiçbir rasüllerin insanları zorla müslüman yapma görevi yoktur. İşte kur'an yerine hadislerden itikat devşirmek böyle Allahı yalanlamaya kadar gidecektir. Rasüllerin görevi sadece tebliğdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Rasüllere düşen sadece apaçık tebliğden başka nedirki.” (Maide 5/99)
“Eğer Rabbin tercih etseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. Sen, insanlara, inanıncaya kadar baskı mı yapacaksın?” (Yunus, 10/99)
“Dinde zorlama olmaz . Doğru ile eğri birbirinden iyice ayrılmıştır. Her kim tagutu,azgınları tanımaz, Allah’a inanırsa, en sağlam kulpa yapışmış olur. Onun kopması imkansızdır. Allah işitir, bilir.” (Bakara, 2/256)
Birçok İslam alimi denilenler, bu hadislerin sadece Kütüb-i Sitte (meşhur altı hadis kitabı)’de yer almalarını yeterli görmüşlerdir. Bu eserlerin müelliflerinin (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, İbn Mace) otoriteleri, bu rivayetlerin eleştirilmesinin önünde doğal bir engel oluşturmuştur.
Bu tür hadislerin senedleri sahih olsa bile, bu iddialar metin yönünden Kur’an ile uyuşmamaktadır. Zaten sened de sonradan uydurulmuştur. Allah, Kur’an-ı Kerim’de Rasüllerin birer müjdeliyici ve uyarıcı olduklarını bildirmektedir:
“Sen sadece bir uyarıcısın. Biz seni müjdeliyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur.” (Fatır, 23-24)
“Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen yalnız duyurmaktır..” (Şura, 48)
“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” (Yunus, 99)
İsa (as)’ın kıyametten önce geleceğine inanmak, bir inanç konusu yapılmıştır. Halbuki bunu iddia eden alimler, ahad haberle inanç belirlenemeyeceğini söylerler. İsa’nın geleceğini bildiren hadisler ahad haberlerdir.
Sonuç olarak müslümanların “nasıl olsa İsa gelecek, dünyayı kurtaracak” şeklinde bir beklentiye son vermeleri ve var güçleri ile İslam için çalışmaları gerekmektedir. Çünkü, Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah, o topluma verdiğini değiştirmez.”
(Ra’d 11)
“Bilinsin ki; insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm, 39)