Hz Musa beş bin yıllık Mısır medeniyetini;
Hz İsa bin yıllık Grek kültürü ve demokrasisini; beş yüz yıllık Roma cumhuriyetini/imparatorluğunu;
Hz Muhammed Arap yarımadası lideri Kureyş’i, o günkü dünyanın iki patronu Bizans ve Sasani imparatorluğunu
Çökertecek; yönetimlerini ve ordularını dağıtacak; zalim ve ceberut düzenlerini başlarına yıkacak hareketleri başlattı.
Takipçileri kısa sürede bunları yerle yeksan etti. Başka birer dünya kuruldu...
Peygamberlerin orduları, donanmaları yoktu; kendileri zaferler kazanmış komutan, parayla satın aldıklarıyla söz sahibi olmuş yığılı servetleri olan zengin, kabile kavim şefi, şehir devleti lideri ve devlet başkanları da değildi.
Efsane varlıklar; efsunlu söz sahibi sihirbazlar; sözlerine tapılan kahinler; kalpleri şaşırtan tanrılar da değildi. Vahiy alma dışında herkes gibi sıradan insanlardı.
Bu işler nasıl oldu; böylesi muhteşem başarılar kısa sürede nasıl becerildi?..
Peygamberlerin baş edilemez, karşı konulamaz iki silahı vardı:
ilki “haklı olmaları”; her şartta haktan yana olup adil davranmaları. Zayıfın sırtında yükselmemeleri.
İkincisi “dürüst ve güvenilir” olmaları; aldatma, hile, düzenbazlık nedir bilmemeleri. Şartlara göre söz ve tutum değiştirmemeleri..
Bu iki şart kimsenin canına, malına, kazancına, namusuna, nesline, yönetimine göz diktirmedi;
Herkesi kendileri gibi haklı olmaya, dürüst ve güvenilir olmaya, bu şartta kardeşliğe çağırttı. Karşı çıkanları hasım yaptırdı.
Onları duyan ve görenlerden bazıları onlara gönülden tabii oldular. Ölümsüzlüğe kavuştular.