TEKNOLOJİK YILDIRMA YAHUT SİBER MOBBİNG (2)

Bir önceki yazımda Türkçe karşılığı olarak, “Teknolojik Yıldırma” uluslararası adıyla da “Siber Mobbing” diye adlandırıp tanımını: “İş yaşamıyla ilgili ve teknolojik araçlarla, plânlı olarak, kişi ya da kişilere veya işletmelere yönelik gerçekleştirilen; hakaret, incitici, karalayıcı, ayrımcı gibi olumsuz söz ve görsellerle paylaşımda bulunarak, mağdur ya da mağdurları yıldırma, etkisizleştirme, itibarsızlaştırma veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; marka veya kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren, kötü niyetli ve olumsuz paylaşımlardır” diye yapmıştım.

TRT World Forum 2020’de konuşan Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sn. Prof. Dr. Fahrettin Altun, sorunun ulaştığı boyutu çarpıcı tespitlerle dile getirdiler. Cumhurbaşkanımız özetle: “Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer faşizmdir. Dijitalleşme özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır… Sosyal medya, Siber Zorbalık başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı aralıyor. Mağdurlar, şikâyetlerini ulaştırabilecekleri muhatap ya da hukuki mecra bulamıyor… Kötülük yapan, suç işleyenin yanına kâr kalması özgürlük olamaz. Hiçbir kurum, kuruluş ya da kimsenin hukukun üstünde olamayacağını” söyledi. Yazılarımla anlatmaya çalıştığım konunun ne denli öneme ve riskler barındırdığı bu konuşma ile daha net anlaşılmaktadır.

Suç ve suça hazırlama ortamı oluşturan internet gibi teknolojik bağımlılık yapan araçlar, denetlenmesi ve takip edilmesi gerekmektedir. İnternet kullanımına bağlı gelişen kaygı bozukluğu, aynı zamanda öfke ve şiddet davranışlarına da sebep olabilmektedir. Kuşkusuz takip ve denetimle zararlı paylaşımlar, kast edilmektedir.

Teknolojik Yıldırma/Siber Mobbing yöntem ve araçları

Veb siteleri, sosyal medya ve diğer teknolojik araçlarla; taciz, tehdit, hakaret, incitici, karalayıcı, ayrımcı ve rahatsız edici mesaj yahut yazışmalar yapmak. Şantaj yapmak ya da kişisel sırları ifşa (açığa çıkarmak) etmek. İftira (Vay haline iftira atan ve ayıp kusur arayana/Humeze-1-Kur’an Ayeti), dedikodu (söylenti), şiddet içerikli videolar, işletme ya da kişilerle ilgili utanç verici veya mahrem fotoğraf ve videoları yayınlamak. Teknolojik imkânlarla (foto montaj vb.) olumsuz fotoğraf veya video üretip yaymak. Başkasının çevrimiçi hesaplarını ele geçirerek (şifre hırsızlığı) olumsuz paylaşımlarda bulunmak. Sahte (feyk) hesaplarla olumsuz paylaşım, kişi ya da kişileri WhatsApp vb. platformlardan uzaklaştırmak/dışlamak yahut baskı aracı amacıyla takip altına almak. Kişi ya da işletmelerin özel bilgilerini ele geçirerek ifşa etmek. Kişi ya da işletmeler hakkında olumsuz algı oluşturmak, itibar ve marka değerini zedeleyici yayın ya da paylaşımlarda bulunmak gibi pek çok şekilde yapılabilmektedir.

İşletme, İşveren, Yönetici ve Çalışan

Ülkemize istihdam oluşturan ve yaptıkları üretim veya ürettikleri değerlerle ekonominin can damarı olan işletmeler, işverenlerin büyük sermaye ve emekleriyle kurulabilmektedir. Sanal zorbaların faşizan duygularla veya narsizmleri nedeniyle yaptıkları iftira (Vay haline iftira atan ve ayıp kusur arayana/Humeze-1-Kur’an Ayeti), mahrem ya da ticari sırlarının ifşa edilmesi önemli zararlara yol açmakta, rekabet gücünü zayıflatmakta hatta kimi zaman iflaslarına bile neden olabilmektedir. Mağdurların olumsuz paylaşımlara enerjilerini harcamaları, diğer zararlarla birlikte zaman israfına da neden olmaktadır.

İşyerinde işveren, yönetici veya çalışma arkadaşından haklı veya haksız bir nedenden dolayı rahatsız olan kimi bastırılmış ya da sapkın kişilikler, teknolojinin sunduğu sınırsız özgürlükle (!) içindeki öfkeyi kusabilmektedir. Bu öfke, kimi zaman maddi ya da manevi yıkımlara yol açabilmektedir. Sadece bir paylaşım ile işletmede veya kişiler üzerinde oluşabilecek maddi ve manevi yıkım için “belirli bir süre ve sistematik” yani uzun süre tekrar etmesi ve süreklilik ilkesi kesinlikle aranamaz. Sorunların iç dinamiklerle çözülebilmesi için işletmeler başta olmak üzere kamu ve özel sektör için hak arama ve adalet ilkesi gereği etkin şikâyet mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu mekanizmaların sağlıklı işlemesi için gecikmeksizin önleyici ve caydırıcı yasal düzenleme yapılması bir zarurettir. Aksi takdirde bu sorunlar, teknolojinin sunduğu imkânlarla katlanarak devam etmekte ve telafisi zor sonuçlar doğurabilecektir.

Deneyimlerim, işveren, yönetici ve çalışanlarla yapılan görüşme ile bize ulaşan talepler dikkate alındığında, teknoloji ile birlikte; alttan yukarı dikey (çalışandan yöneticiye veya işverene) ve eşitler arası yatay (denk unvandakilerin birbirlerine uyguladıkları) Teknolojik Yıldırma/Siber Mobbing oldukça fazla görülebilmektedir. Yukarıdan aşağıya dikey (işverenden yönetici veya çalışana, yöneticiden çalışana) taşeron da kullanılarak Teknolojik Yıldırma/Siber Mobbing olgularına rastlanılmaktadır. Konunun önemi ve anlaşılması amacıyla devam edeceğim. Mobbing’siz çalışma hayatı dileğiyle.

Not: Dünya’nın birçok yerinde kan ve gözyaşı ile sulanmışların ahı, hayata tutunmak için yurtlarını terk etmek zorunda kalan mültecilere ait derme-çatma botları, ülkelerine gelmesin diye savaş gemileriyle batırılıyorken; (10 Aralık) “İNSAN HAKLARI” günü kutlu olsun!

İsmail AKGÜN

Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği (MEYAD)

Genel Başkanı, Eğitimci, Yazar, Mobbing Bilirkişisi

akgismail@gmail.com