Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, konfederasyona bağlı sendikaların genel başkanları, genel merkez yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları ve il temsilcilerin katılımıyla 1-3 Kasım tarihlerinde Antalya’da toplandı.

Tokur, konfederasyonun görüşlerini içeren Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu Eğitim ve Değerlendirme Toplantısı sonuç bildirgesini kamuoyunun ve kamu görevlilerinin bilgisine sunduklarını belirtti.

Sonuç bildirgesi, şu şeklide ifade edildi:

1. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu olarak konfederasyonumuzun kuruluşunda belirlediği ilkeleri, tavizsiz bir biçimde koruduğu çizgisi, kararlı mücadelesi ve sendikal harekete sunduğu katkıyla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk memur sendikacılığının öncüsü olmak için her türlü çabayı göstereceğimizi, kararlı ve cesur sendikacılık çizgisi içinde Türk milletinin değerleriyle ters düşmeyecek şekilde kamu görevlilerinin hak mücadelesini yükselteceğimizi kararlılıkla vurgularız.      

2. Dünya büyük bir dönüşüm sürecinden geçerken, bu dönüşümün emperyalistlerin coğrafyamız üzerinde kurduğu yeni bir paylaşım planı çerçevesinde gerçekleşeceğini ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, kahraman ecdadımızın muhteşem mücadelesiyle, gazilerimizin emekleri, şehitlerimizin canları pahasına hür ve bağımsız olarak yaşama hakkı elde ettiğimiz bu topraklarda, bugün yeni bir saldırı dalgası ile daha karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz. Gerek Akdeniz’de gerekse ülkemizin güneydoğusunda yaşanan gelişmeler, yurdumuzun dört koldan kuşatma altına alınmaya çalışıldığını ortaya koymaktadır. Sınırlarımız dışından gelen terör tehdidini bertaraf etmek üzere gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarının ardından kahraman ordumuz, ülkemiz ve milletimiz üzerinden kanlı hesaplar yapan şer güçlerin oyunlarını boşa çıkarmak ve devletimizin geleceğini güvence altına alarak ülkemizin güney sınırlarında bir terör koridoru kurulmasına mani olmak, oluşturulacak güvenli bölge ile bu coğrafyadan zorla göç ettirilmiş yerel halkın yeniden yurtlarına dönmesini sağlamak üzere Fırat’ın Doğusunda yerleşmiş bulunan terörist unsurlara yönelik olarak uluslararası anlaşmalardan doğan nefsi müdafaa hakkını kullanmak üzere Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmıştır.  Bu harekâtın başarısız olması için iç ve dış bütün şer odakları, Türkiye’ye karşı aynı safta toplanmış ancak kahraman askerimizin ve devletimizin kararlı duruşu karşısında geri adım atmak zorunda kalmışlardır.  Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu olarak, Türk milletinin sahip olduğu adalet, sevgi ve hoşgörü ile bölgesinde birlik ve beraberliği yeniden tesis ederek bu topraklardaki hâkimiyetini ilelebet sürdüreceğine olan sarsılmaz inancımızı yineliyor, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kahraman ordumuzun ve devletimizin yanında olacağımızı bir kere daha ve kararlılıkla vurguluyoruz.  

3. 3 milyon dolayında kamu görevlisi, 2 milyon emekli ve aileleri ile toplam yaklaşık 20 milyon vatandaşımızın 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olarak mali ve özlük haklarının belirlendiği 5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri, mutabakatsızlıkla sonuçlanmış, ardından başvurulan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu ise hükümetin maaş artış teklifini aynen kabul ederek, etkisiz ve yetkisiz bir Kurul olduğunu adeta tescil etmiştir. Bu sonuçla birlikte 5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde kamu görevlileri ve emekliler lehine hiçbir yeni kazanım elde edilememiş, milyonlarca çalışan ve emeklinin umut ve beklentileri iki yıl sonraya ertelenmiştir. Özellikle 21 gün süren pazarlıklar esnasında gerçekleştirilen 5 oturumda, sözde yetkili konfederasyon ve sendikaların bütün uyarılarımıza ve çabalarımıza rağmen hiçbir talebini müzakereye açmamış olması, bu toplu sözleşme sürecinin de bundan öncekilerde olduğu gibi verimsiz geçmesine neden olmuştur. Bu durum, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun eksikliği kadar sözde yetkili konfederasyonun basiretsizliğini de bir kere daha gözler önüne sermiştir. 

4. Yaşanan toplu sözleşme süreci, 4688 sayılı Kanunun revize edilerek toplu sözleşme görüşmelerinin katılımcı bir yapıya kavuşturulmasının, toplu sözleşme imzalama ya da uzlaştırma mekanizmalarına başvuru haklarının masada bulunan konfederasyonların temsilcilerinin çoğunluk kararına bağlanmasının, genel toplu sözleşme görüşmeleri ile hizmet kollarına ilişkin toplu sözleşme görüşmelerinin ayrılmasının, Hakem Kurulu’nun yapısının tarafların eşit temsiline dayalı olarak yeniden düzenlenmesinin, kamu görevlilerinin grev ve siyasete katılma haklarının tanınmasının zorunlu hale geldiğini bir kere daha ortaya koymuştur. Ülkemiz tarafından onaylanmış bulunan BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşmenin 8. maddesi, ILO’nun 87 Sayılı Sözleşmesinin kamu çalışanlarına uygulanmasını düzenleyen 151 Sayılı Sözleşmesi, 98 sayılı ILO  Sözleşmesi, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddeleri Anayasamızın 90. maddesi hükmü çerçevesinde ele alındığında kamu çalışanlarının adil bir temsil ile gerçek anlamda toplu sözleşme ve grev haklarını kullanmalarını ve siyasete katılmalarını sağlayacak düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.  Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, Türkiye Kamu-Sen’in bu konuda derhal çalışmalara başlayarak evrensel sendikacılığa uygun, uluslararası sözleşmelerde tanınan hakları içeren, adil, demokratik ve çağdaş bir kanun teklifi hazırlanması kararı almıştır.   

5. Toplu sözleşme sürecinin sonuçsuz kalması, kamu görevlileri ve emeklilerinin sorunlarının da çözümsüz kalmasına neden olmuştur. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu aşağıda sıralanmış olan taleplerinde ısrarcı ve sorunların çözümü noktasında inisiyatif almakta kararlıdır:  

-Bugün kamu görevlilerinin en büyük sorunlarının başında, ülkedeki vergi sisteminin adaletsizliği gelmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin kaynağı da vergi sistemindeki bu adaletsizliktir. Ücretli kesimden alınan gelir vergisi oranlarının kısa sürede yüzde 20 ve yüzde 27’lik dilimlere yükselmesi nedeniyle kamu görevlilerinin maaşları yıl içinde düşmekte, alınan maaş zamları artan vergi yüküne gitmektedir. Her ne kadar görüşülmekte olan tasarı ile yüksek gelirli kesimin gelir vergisi oranları artırılacak olsa da gerek vergi istisnaları gerekse sonradan getirilen vergi afları nedeniyle yüksek gelirli kesimin ödeyeceği vergi miktarının artmayacağı, vergi yükünü yine çalışan kesimin taşıyacağı aşikardır. Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, gelir vergisine ilişkin mevzuatta çalışanlar lehine bir düzenleme yapılmasını, %15 ve %20’lik vergi dilimlerinin matrahlarının en az iki katı seviyesine çıkarılmasını talep etmektedir.     

-24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen seçimler öncesinde Sayın Cumhurbaşkanı öğretmen, polis, hemşire ve imamların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğini ifade etmiştir. Ancak aradan geçen süreye rağmen verilen sözlerin tutulmadığını üzülerek görmekteyiz. Bu çerçevede en doğru yol; Sayın Cumhurbaşkanı tarafından verilen söze paralel olarak öğretmen, din görevlisi, hemşire ve polisler yanında müdürler, müdür yardımcıları, şefler, merkez taşra ayrımına tabi tutulanlarla, kurum içi yükselme sınavıyla gelen uzmanlar, idareci konumundaki kamu görevlileri, denetmenler, avukatlar, ek gösterge uygulamasından hiç faydalanamayan mübaşir, teknisyen yardımcısı, şoför gibi Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personel gibi bütün kamu görevlilerinin ek gösterge rakamlarının yeniden ve adaletli bir şekilde düzenlenmesi olacaktır. Bu konuda hazırlanmasına katkıda bulunduğumuz ve uzun süreden beri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemekte olan kanun teklifinin bir an önce gündeme alınmasını talep etmekteyiz. 

-Kamu görevlilerinin çalışırken elde ettiği ücret ile emekli olduğu zaman alacağı maaş arasındaki uçurumu kapatmak, özellikle emekli kamu görevlilerini yoksulluk sınırında yaşamaktan kurtarmak amacıyla, memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner sermaye, ek ders, sosyal denge sözleşmesi gibi tüm ödemelerin emekli keseneğine dâhil edilerek, yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi, bu yolla her çalışanın eline geçen ücret ile orantılı emekli maaşı almasının sağlanması gerekmektedir. 

-Kamu görevlilerinin atanmalarında, görevde yükselmelerinde, tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat ilkelerinden vazgeçilmemesi; hak eden memurun hak ettiği göreve gelmesi; kamu kurum ve kuruluşlarında, çalışma barışının, birlik, dayanışma ve verimlilik artışının sağlanması için en temel gerekliliktir. Kamu görevlilerinin ayrıştırılmasının, kadrolaşmanın, adam kayırmanın, haksızlığın, hukuksuzluğun son bulmasının, kamu kurum ve kuruluşlarının idarelerinin tarafsızlığının sağlanmasının adil bir sınav ve atama sistemi ile çağdaş bir yönetim anlayışının oluşturulmasından geçtiği bilinmelidir. Bu kapsamda özellikle yönetici atamalarında yazılı sınava dayalı adil, şeffaf ve tarafsız bir sistem oluşturulmalı, kamuya personel alımlarında mutlak surette yazılı sınava itibar edilmeli, taraflı değerlendirmelere açık sözlü sınav uygulamasından bir an önce vazgeçilmelidir.

-Kamuda iş güvencesini zayıflatan, her türlü baskı ve istismara açık bir yapı arz eden 4/B’li, 4/C’den 4/B’ye geçen sözleşmeli, geçici, vekil, idari hizmet sözleşmeli gibi adlar altında güvencesiz istihdam modelinin kaldırılarak isteyen personelin memur kadrolarına geçirilmesi sağlanmalı, kamu kuruluşlarında memur işi yapan işçiler de aynı çerçevede kadroya geçirilerek kamu istihdam yapısı güvenceli bir şekilde düzenlenmelidir. Sözleşmeli personel arasından 4+2 yıl zorunlu hizmete tabi olanların bu sürelerinin 3+1 yıla düşürülmesi bir kazanım olsa da sorunu kökten çözecek bir uygulama olmamıştır.  Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, hak ve sorumluluklarda eşitlik, aile birliğinin sağlanması ve adaletin bir gereği olarak istisnasız tüm güvencesiz sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi hususunda kararlı ve ısrarcıdır.

-Kamuda liyakat ilkesinin bir gereği olarak Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil personel bir defaya mahsus olmak üzere Genel İdari Hizmetler Sınıfına geçirilmeli, bu yolla kamu görevlilerimiz arasında oluşan adaletsizlikler giderilmeli, herkesin eğitim seviyesinin gerektirdiği kadro derecesine yükselmesi sağlanmalıdır.

-Geçmiş yıllarda yaşanan gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun 2020 yılı için verdiği yüzde 4+4, 2021 yılı için yüzde 3+3 maaş zammı kararı, yetersiz ve mesnetsizdir. Bu artış 2020 yılının ilk yarısı için en düşük dereceli memur maaşına 120 TL, ortalama memur maaşına ise 160 TL dolayında bir artış anlamına gelmektedir. Her ne kadar yetkili mercilerce yıllık enflasyonun yüzde 8,5’e düştüğü ifade edilse de son bir yıl içinde doğalgaz  yüzde 53,8, tütün ve çay yüzde 50, meyve yüzde 25, sebze yüzde 13, ortalama gıda harcamaları yüzde 17, ulaşım yüzde 14,5, kira yüzde 12 zamlanmışken son yapılan zamla birlikte elektrik fiyatlarındaki yıllık artış da yüzde 43’lere ulaşmıştır. Vatandaşın zorunlu harcamaları %15’ler dolayında zamlanmışken yeniden değerleme oranları yüzde 22,58 artırılıp vergi, resim ve harçlara bu oranda zam yapılırken memur ve emeklilere yıllık ortalama yüzde 8,2 maaş artışı yapılması adalet ve hakkaniyetle bağdaşmayan bir durumdur. Bu bakımdan TBMM gündemine taşınmış olan 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nda memur maaşlarına yapılması planlanan artışların revize edilmesi yerinde bir karar olacaktır.   

6. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, yukarıda sıraladığımız taleplerimizle birlikte kamu görevlilerimizin bayram ikramiyesi, sosyal yardımların emeklilikte de ödenmesi, aile bütünlüğünün korunması, kadın istihdamının geliştirilmesi, kreş ve gündüz bakımevleri açılması, zorunlu rotasyon, sicil ve disiplin uygulamaları, görevde yükselme, atama ve yer değiştirme, gibi personelin ekonomik durumunu, verimliliğini ve etkinliğini doğrudan etkileyen konulardaki sorunların iki yıl daha sürüncemede bırakılmasının önüne geçilmesi için bir memur paketi hazırlanması konusunda ısrarcıdır. Hazırlanacak memur paketinin TBMM’de kanunlaşarak sayıları 20 milyona ulaşan vatandaşımızın beklentilerinin bir an önce karşılanması sağlanmalıdır.    

7. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu olarak kamu çalışanları adına, daha adil bir gelir dağılımı sağlanması ve ekonomik gelişmelerin kamu görevlileri ve emekliler üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli artışın yapılmasını, kamu görevlilerinin milli gelirden hak ettiği payı almasını istiyoruz.  

8. Konfederasyonumuz 415 bin üyesinden aldığı güçle önümüzdeki dönemde kamu görevlilerinin haklarının ve menfaatlerinin korunup geliştirilmesi için her türlü çabayı gösterecek, raporlar, çalışmalar, kanun teklifleri ve eylemlerle sendikal taleplerimizi sürekli gündemde tutacak, kamu görevlilerimiz ve emeklilerimiz için atılacak her türlü olumlu adım, nezdimizde anında karşılık bulup desteklenecektir."   

Editör: TE Bilisim