قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمْ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Al-i İmrân, 3/32
قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.
Nisâ, 4/59,
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُوْلِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
Nisâ,4/64
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللَّهِ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمْ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا
Biz her peygamberi -Allah’ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah’ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.
Nisâ,4/65,
فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Nisâ,4/69-70
وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُوْلَئِكَ رَفِيقًا
ذَلِكَ الْفَضْلُ مِنْ اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ عَلِيمًا
Kim Allah’a ve Resûl’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!
Nisa Sûresi, 4/80
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
“Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”
Enfal, 8/20
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنْتُمْ تَسْمَعُونَ
Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin.
Enfal, 8/46
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ
[10:05, 6.5.2019] Tırpan Hocam: Resulullah (sav) in bizlere bıraktığı tek kutsal emanet KUR'AN'dır.
O; ''ben size KUR'AN'ı bırakıyorum'' dedi,
hırkamı demedi.
O; putları yıkmak ve dini şirk'ten arındırmak için gönderilen bir Nebi idi.
Risaleti boyunca insanları ALLAH'a ve O'nun indirdiği tevhidi inanca, hak dine davet etti.
Ve tevhid inancına göre kulluk yalnız ALLAH'a yapılır, dua ve yardım da yalnız ALLAH'tan dilenirdi (Fatiha 5)
O; dini yalnız ALLAH'a has kılarak (Zümer 2),
ALLAH'ın hakkında ayet indirmediği bir şeyi dine sokmaz ve hiç birşeye kutsallık atfetmezdi (Araf 33).
O; Allah ile birlikte başka hiç birşeye yalvarıp, dua edip, yardım dileyip ilahlaştırmayın (Kasas 88),
Ben de sizin gibi ancak bir beşerim.
İlâhınız ancak tek bir ilâhtır.
Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı kulluğa hiç kimseyi ve hiç birşeyi ortak etmesin (Kehf 110) dedi.
Hal böyleyken O'nun hırkasını kutsallaştırıp, pulaştırmak da neyin nesi ?
Hırkasını putlaştırıp medet ummak Resulullah'ın misyonuna, vizyonuna velhasılı zatına ihanet değilse nedir ?
O'nun hırkasını kutsayıp, putlaştırıp ondan medet beklemenin, eski din bilginlerinin putlarını yapıp kutsayan ve onlardan medet uman Mekkeli müşriklerin yaptığından farkı nedir ?
Allah’ı bırakıp da kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan şeylere dua eden, ondan medet bekleyen kimseden daha sapık kim olabilir (Ahkaf 5)?
O'nun hırkasını kutsayanlar
Resulullah'ın hatırasıyla yaşamayı, kendisiyle yaşamaya tercih edenlerdir.
O'nun hırkasını kutsamak,
O'nun ardından ağlamayı, O'nu önünde görmeye tercih etmektir.
O'nun hatıralarını, O'nun misyonundan daha çok sevmektir.
O'nu kutsamak, efsaneleştirmek, O'nun hatıraları ile yaşamayı, O'nunla dost olarak yaşamaya tercih etmektir.
Oysa O KUR'AN'a göre;
Hayatın aktif, kurucu, inşa edici öznesidir.
Emanetleri değil misyonu kutsaldır.
Kendisi vefat etse de, misyonu ölümsüz olandır.
Velhasılı O KUR'AN'ın aynasıdır.
VE O'nun çağlara taşınması gereken kutsal emaneti sakalı veya hırkası değil, mü'minler için en güzel örnek olan hayatıdır.
Vesselam...