Aykut (Tuzcu) Bey’i ebediyete uğurlayalı altı ay oldu. Zaman değirmen taşı gibi öğütüyor; saniyeleri, dakikaları, saatleri, günleri, haftaları, ayları, yılları, solukları. Akşam mesajlaştığın, görüştüğün “arkadaşının” ölüm haberi ile uyanmak, insanların acizliğini anlatacak en yalın gerçek olmalı.
Aykut Bey’den 14 yaş geriden hayatı takip etmeme rağmen ağabey kardeş gibi olmaktan ziyade, hep iki arkadaş olduk. 9 Kasım 2019, cumartesi günü, “dehşet bir şey” idi. Dehşet bir şey, Aykut Bey’in çok sık kullandığı bir kelimeydi. Beğendiği ya da üzüldüğü konuyu anlatırken, “dehşet bir şey” diye başlardı. Aramızdan ayrıldığını duyduğum an aklıma bu ifadesi geldi; dehşet bir şey.
Aykut Bey, hümanist bir kişilikte olduğundan çok kez hayal kırıklığı yaşasa da genellikle iyi ve güzel bakış açısına sahipti. 1985 yılında tanıştığım Aykut Bey ile zaman zaman söylenenlere çabuk inanması zaafından dolayı görüşmemiş olsak da her zaman kişiliği, donanımı, kent için önemi, Gaziantep sevdası, projeleri, paylaştığı kültür birikimi, yaptıkları ve yapmayı öngördükleri ile her fırsatta saygı görmeyi hak eden bir arkadaşım oldu.
Kızdırmak istediğimde yaşından, kilosundan ve gıdısından bahsetmem yeterdi. “Cengiiiiz, bu konulara girme diye sana kaç kez söyledim” diye başlardı. Bunları yazdığımı hissettiyse vay halime. Bedelli askerliğe gideceğim, “parayı temin ettin mi?” diye sordu. Birikim olmadığını, hanımın altınlarını satacağımı söyleyince, hiddetlendi, “olmaz, sakın ha. Sana bedel parasını öderim, sen, paran oldukça bana ödersin” dedi.
Bu önerisinden o kadar mutlu oldum ki, anlatamam. Gerçi bedel ücretini Antalya’da çalışan kardeşim ödediğinden kendisinden talep etmeme hiç gerek kalmadı ama çok anlamlı bir jestti. Son yıllarda hemen her gün üç- dört defa telefonla görüşürdük. Günün son görüşmesine telefonla saat 23.00 dolayında başlardık, artık ne kadar sürerse…
Aykut Bey, saba kadar ABD ve diğer batı ülkelerinin yazılı ve görsel basınını takip ederdi. Ertesi gün uygun zamanında arar ve bilmem gerekenleri anlatırdı. Çok önemsediklerini özetler, mesaj olarak gönderirdi. Bu bilgiler bana öylesine bir farklılık katardı ki, anlatamam. 8 Kasım 2019 Cuma günü CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Gaziantep’e gelmişti. Tuğcan Otel’de düzenlenen toplantıyı izlemiş, çıkışta mesaj göndermişti; “Toplantıyla ilgili sana anlatacaklarım var”
Hemen her gece telefonla görüşürdük ama o gün soğuk algınlığı rahatsızlığımdan dolayı görüşemedik. Ertesi gün toplantıya ilişkin anlatacaklarını dinlemeyi umarken, aramızdan ayrıldığını duyunca adeta dondum. Bir anda Zeugma Antik Kenti ve Karkamış Antik Kentinin uluslararası boyuttaki tanıtım elçiliği, Gaziantep Sanayi Odası ile Gaziantep Ekonomisini Geliştirme Vakfı’nın kuruluşu sürecindeki rolü, Türkiye’de ilk olarak Gaziantep’te Avrupa Birliği Bilgi Merkezi açılmasındaki çabaları ve diğerleri zihnimde adeta film şeridi gibi akıp gitti. Daha neler, neler.
Gaziantep için yapmak istediği, yapılmasını istediği onlarca hayali vardı, tanığım. Aykut Bey, altı ay önce ebediyete intikal etti. İnsanın dünyasından her kim eksilirse mutlaka etkilenilir. Biliyorum ki, Aykut Bey, yukarıda özetlemeye çalıştığım özellikleri ve kişiliği ile “kendisini tanıyan” herkesi derinden etkilemiştir.
Onlardan birisi olmanın farklılığı ve mutluluğu kadar elbette üzüntüsünü yaşamak da var hayatta. Mekanı Cennet Olsun.