Nihayet 2021’i tarihin çöplüğüne attık, mutluyuz. Peki, 2022’den umutlu muyuz? Evet diyemiyorum. Her zaman “bardağın dolu tarafı olduğunu da unutmamalıyız”, “enseyi karartmamalıyız”, “kuyruğu dik tutmalıyız” derdim, artık desem de inandırıcı olamam.
Gün içerisinde gündemin ve önceliklerin değişimi o kadar hızlı ki, sağlıklı ve mantıklı takibi ve yorumlaması bir o kadar zorlaşıyor. Koronavirüsün etkisi altında geçen 2020 yılının ardından, pandemiyi bizlere unutturan ve topluma ne kattığını anlayamadığım hızlı gündem, bir daha yaşayamayacağımız hayatımızın her birisi birbirinden değerli 365 gününü daha un ufak edip hepimizi sığlaştırdı ve sıradanlaştırdı.
Her yeni yıl sahtelik akan gülücüklerle gelir gelmesine de canımızı acıtarak, bizleri birer birer eksilterek gider. Yeni yıla ilk kez heyecansız adım attım. Çevremde hiç kimsede de heyecan göremedim. Yorulduk. Sağlıklı ve mantıklı düşünmek, adeta kişinin tepkisizliği veya sağlık sorunu olarak değerlendirilmeye başlandı. Yaşanan süre arttıkça, yaşanması için kalan zaman kısalıyor ve tarihe not düşülen albümdeki fotoğraflardan eksilmeler hızlanıyor.
Yahya Kemal Beyatlı ne diyor;
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan”
Akraba ve dostları dönüşü olmayan yolculuğa uğurlamak için camiye gidişlerimiz sıklaşıyor, etrafımız sadece fotoğraflarda değil, hayatımızda da boşalıyor, bu da yalnızlaştırıyor ve yalnızlaştıkça kapanıyoruz. İletişimsiz ortamda boğuluyoruz.
Her yeni yıl, kaçınılmaz sona biraz daha yakınlaşmak demektir. Ölüme hızla yol alırken, ilginçtir; bu sonun dönüşü olmayan kilometre taşı olan her yeni yılı sevinçle, mutlulukla, coşkuyla karşılıyoruz. Yeni bir yıla daha girdik, yeni mutluluklara kucak açtık derken, kaçınılmaz sonu kimimiz maraton, kimimiz Amok koşucusu gibi yıkıp, döküp, yakarak bitiş çizgisine ulaşmaya çalışıyoruz.
Her geçen yılı “kurtulduk” düşüncesiyle uğurlarken, bizim için kurulan zembereğin boşalmaya başladığını, kalbe enerji, yüreğe sevgi, bedene sağlık, beyne mutluluk sağlayan hatlara bağlanan devre kesici sayacın hızla geriye saydığını anlayanımız var mı? Her yeni yıl ömür sermayesinden götürüyor. Geride bıraktığımız süre belli, kalan süreyi bilenimiz var mı? Belki o gün, bugündür.
Dünyanın değişmez kuralı; az olan kıymetlidir, değerlidir. Doğada az bulunan, zor elde edilen her şey pahalıdır, kıymetlidir, değerlidir. Hangimiz yaşanacak sürenin ne kadar kaldığını, önümüzdeki dönemin yaşanandan daha mutlu, huzurlu, sağlıklı olacağını söyleyebilir? Hiçbirimiz. Bilemediğimiz için kıymetini bilmeliyiz, her anını en güzel, en verimli, en başarılı, en mutlu şekilde yaşayarak değerlendirmeliyiz. Hatta hayatımızda bundan sonrasını daha çok, daha güzel, daha sağlıklı, daha mutlu gibi pekiştirmelerle başlayan cümlelerle yaşamalıyız.
Yeni yılımız kutlu, kalan günlerimiz mutlu olsun.
2021’i Hazreti Mevlâna ile uğurlayalım;
Düne ait ne varsa söylenmiş ya da söylenememiş,
Bıraktım hepsini orada
Çünkü şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş
Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım
Cengiz Halil ÇİÇEK, 1 Ocak 2022