Allah müminlerden, mal ve canlarını, kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. Bu, Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'ân'da Allah üzerinde hak bir vaaddir. Sözünde Allah'tan daha vefalı kim var? O halde, O'nunla yaptığınız bu alışverişten dolayı müjdeler olsun size.İşte bu, büyük bir kazançtır...(Tevbe/111)
tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar elde edecektir. O müminleri müjdele...(Tevbe/112)
Dünyada, manevi huzur ve kalp tatmininin teminatı, Ahiret Günü ise bitmek tükenmek bilmeyen maddi ve manevi nimetlerle müjdelenen insanların özellikleri Kur'an'da açıkça beyan edilmiştir... Kur'an'a göre 10 grup erdemli insan iki alemde de Allah'ın yardım ve desteğiyle müjdelenmiştir..
1-Müminler
"Mü'minlere kendileri için Allah'tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele"
(Ahzâb/47)
Müminler Allah'a güvenen, takvayı bir kişilik haline getiren, Yaratıcıya karşı sorumluluk bilinci içinde hayatını yaşayan, kalbini Rabbinin arındırmasına daima açık tutarak şeytani hislere kapatan insanlardır... Ve müminler Allah'ın huzuruna çıkacaklarına gönülden iman ederler...
Müminler ,görmedikleri halde Rahman'dan korkar, çekinir, davranışlarını da bu duyarlılıkla oluştururlar.. İşte bu erdemli halleri nedeniyle mağfiret ve güzel mükafatlarla müjdelenmişlerdir:
"Sen ancak Zikr’e uyanı ve görmediği halde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele."...
(Yasin/11)
Dünyadaki yardım ve zafer, Allah'a güvenen ve o güvenle hareket eden müminler içindir... İmanının gereğini yerine getiren bu müminler Kur'an'da müjdelenmiştir ;
"Hoşlanacağınız diğer bir şey de Allah'ın yardımı ve yakın bir fetihdir. Müminleri müjdele" ..
(Saff/13)
2- Münibler
Münib; inabe sahibi kimse demektir.
İnabe; Allah'a kesin bir yönelişle, kesin bir tövbe ile dönüp teslim olmak, O'nun yoluna adanmaktır.tağuta kulluğun zıddıdır..
"Tâğût'a kulluk etmekten uzak durup Allah'a yönelenlere müjdeler olsun. Sen, bu kullarımı müjdele"..
(Zümer/17)
"Onlar ki, sözü dinler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın kendilerini hidayete erdirdikleridir ve onlar akıl sahipleridir."..
(Zümer/18)
3- Muttakiler; Allah'tan sakınan, O'nun azabından korkan, kalbini O'nun arındırmasına daima açık tutan,Takvayı hayatının merkezine yerleştirmiş olan , Allah'a ve O'nun yarattıklarına karşı kibir, büyüklenme göstermeyen ve istiğnaya yer vermeyen mümin kimselerdir..
"Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler"..
(Tur/17)
"Gerçek şu ki, muttakiler için bir kurtuluş ve mutluluk vardır" ..
(Nebez/31)
4- Evliyâullah/Allah'ın Dostları
"İyi bilin ki, Allah'ın dostları için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir "..
(Yunus/62)
"Onlar iman edip de Allah'a karşı gelmekten sakınanlardır."..
(Yunus/63)
"Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjde vardır. Allah'ın sözlerinde bi…
[01:04, 12.6.2018] Tırpan Hoca: MÜZİK ve İSLÂM
Kur’an’ı okumadan, hayatına yansıtmadan yaşayan müslümanlar, günlük hayatda karşılarına çıkan sorunlarla ilgili kafa karışıklığı yaşıyorlar. Bazen dişleri fırçalamanın orucu bozup bozmayacağını, bazen tuvalet kağıdı kullanmanın günah olup olmadığını, bazen de müzik dinlemenin cehenneme gitme sebebi olup olmadığını sorup duruyorlar kendilerine. Oysa insanların en büyük görevlerinden olan akletme-sorgulama emrini (Sad /29,Zümer/ 9, Âl-i İmrân /190–191) uygulasak, sorunları genelde kendimizin yarattığını anlayabiliriz.
Kendini müslüman diye adlandıran ve müziğin haram olduğunu iddia eden bir kesim var. Bu iddiada bulunurken bunun kaynağı olarak Allah’ı öne sürmektedirler. Halbuki bir şeyin haram olması için Allah’ın bunu ilahi kitaplarıyla bildirmesi gerekmektedir. Oysa Allah “bu helaldir, bu haramdır” diye yalan söylemememizi (Nahl/116), haram iddiasında bulunanlara karşı ayetlerden delil aramamızı (Al-i İmran/ 93, Enam /150) istemektedir.
Müzisyenlerin, ressamların cehenneme gideceğini iddia eden müslümanlar, Allah’ın şirk dışında her günahı affedebileceğini biliyorlar mı? (Nisa/ 48) “Allah bunu helal-haram kıldı” diye iddiada bulunmak esasında Allah’a ortaklık teşebbüsü, kanun koyucunun insan olmasıdır. Helal-haram koyma yetkisi en büyük günah olan şirke girmenin en sinsi yollarından biridir. En'am/150‘de Allah bu tür kişilerin kendilerini Rablerine denk tuttuklarını bildiriyor. Bu durumda kendini müslüman olarak adlandıran kişiler başkalarının günahlarıyla uğraşmamalı (Casiye /14), neyin haram neyin helal olduğunu Allah’ın kitabından öğrenmekle meşgul olmalılar.
Öyleyse kutsal kitaplarda yeterince referans yoksa aklımızı kullanarak merak ettiğimiz sorulara cevap bulabiliriz. Mesela bir çocuk şarkısı icra etme ya da dinleme ne gibi bir sıkıntı yaratabilir? Hiç bir sıkıntı yaratmaz. Kur’an’ın en büyük yasaklarından olan zinaya (İsra /32, Furkan /68) teşvik edici bir şarkı icrası ya da dinlemesi sıkıntı yaratabilir mi? Burada mantığımız evet diye cevap verecektir.
Bu yüzden müziğin enstrümanının, düzenlemesinin değil sözlerinin sıkıntı yaratabileceğini düşünerek Allah’a isyan, zina, hırsızlık, şirk gibi günahlara özendirici müziğin caiz olmadığını söyleyebiliriz. Müziğin kendisi, evrende Allah tarafından yaratılmış seslerdir.
Peki Kur’an’ı referans alarak bir şarkının sözlerini yazmak sıkıntı yaratır mı? Yine aklımızı çalıştıralım. Niye yaratsın ki? İnsanları Allah’ın yoluna davet eden, Allah’ın emirlerini hatırlatan ve gençlerin dinlediği müziklerle bunu harmanlayan kişi, hayırlı bir işe imza atmış olur. Hatta bunun için bir örnek de vermek istiyorum:
Bosphoroots isimli reggae türünde müzik yapan bir topluluk Kur’an’ı referans alarak şarkı sözleri yazıp söylüyor. Firavun, Karun ve Haman’dan ve günümüzde bunlar gibi davranan bir kişiden bahseden 3 Azgın isimden bahseden şarkının sözlerinin bir kısmına bakalım
"Biraz sağa, biraz sola, biraz aça, infak et!"
Bütün nebiler kavimlerine tebliğde bulunurken ilk olarak Tevhid, Namaz ve Zekat’ı öğütlemişlerdir .İşte müslümanlara verilen en temel görevi…
HURAFELERİMİZDENörnekler..
- Ateşe su dökülürse cin çarpar, yiyeceklerin ağzı kapatılmadığında gece onlardan cinlerin yediği anlayışı,
- Burçların insan karakterine etkili olduğu inancı,
- Türbe, yatır gibi yerlerden medet ummak. Bir yatırın mezar taşına mum yakıp, dilek tutmak,
- Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek,
- Yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağını keserek cami avlusuna bırakmak,
- Konuşmayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak,
- Yürümeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek,
- Kırkı çıkmamış bir bebeğin tırnakları kesilirse o çocuğun hırsız olacağına inanmak,
- Küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak,
- Çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek,
- Çocuk doğan eve 40 gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak,
- Yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak,
- Boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak,
- Gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak,
- Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak,
- Loğusa kadını kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak,
- Hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak,
- Nikah esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına bakması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak,
- Gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak,
- Evlenmeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak,
- Baykuş ötmesi, kara kedinin insanın önünden geçmesi, horozun vakitsiz ötmesi, insanların ve araçların önünden tavşanın geçmesinin uğursuzluk sayılması, karganın ötüşünün o bölgeye gelecek belanın işareti olarak kabul edilmesi,
- İki bayram arasında nikah yapmak, duaların kabulü için mübarek gecelerde türblerde mum yakmak, gece vakti tırnak kesmek, cuma ve arefe günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek, temizlik yapmak, akşam sakız çiğnemeyi ölü eti çiğnemek gibi kabul etmek, gece aynaya bakmak gibi şeylerin uğursuzluk getireceğine inanmak,
- Elden ele sabun, makas, bıçak, iğne ve soğan vermenin uğursuzluğuna inanmak,
- Sağ elinin içi kaşındığında para geleceğine, sol elinin içi kaşındığında da para çıkacağına, ayak altı kaşındığında da yola çıkılacağına inanmak,
- Cam ve porselen gibi eşyanın aniden düşüp kırılmasını, bir belanın defedileceğine işaret saymak,
- Merdiven altından geçmeyi uğursuzluk saymak,
- Cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmak,
- Cenazenin alkışlanma uğurlanması, cenazenin arkasından slogan atmak ve çiçek serpmek, cenaze için üçüncü gününde helva ve yemek dağıtmak, kefen arasına dua, ayet ve vasiyetname koymak, ölen kimse için arefe günü kurban kesmek,
- Hastanın başı üzerinde tuz gezdirmek, köz söndürmek, kurşun döktürmek,
- Dileğin kabulü için ağaçlara bez-çaput bağlamak, türbelere adakta bulunmak, türbe ziyaretlerinden şifa beklemek,
- Hıdrellez günü sahile gidilerek kuma veya toprağa ev, araba veya kadın resimleri çizilerek böylece çizilen resimler sayesinde ileride onlara sahip olunacağına inanmak,
- Camiye girerken cami duvarını öpmek,
- Tekke ve türbelerde kurban kesmek, türbe ve tekkelerden şifa beklemek, mum yakmak, el yüz sürmek,
- Misafirin, askere gidenin veya yola çıkanın arkasından su dökmek,
- Kahve falına bakmak, falcılara, büyücülere gitmek,
- Ay ve güneş tutulmasında silah atmak, teneke çalmak.