Sevgili dostlar, her şeyin en güzeli sizinle olsun.
Bir önceki yazımızda maarif konusu yarım kalmıştı. Maarif konusuna devam etmek istiyorum. Eğitim aslında çok girift bir konu değil. Bizler insanın eğitilmesinden bahsediyoruz ve şu da muhakkaktır ki evrendeki her şey insan üzerine dönüyor. Bu bağlamda insanın eğitilmesi çok önemli bir husus. Devamlı eğitimin üç saç ayağından bahsedilir malumunuzdur: aile, çevre ve okul. Bu ifade kişiye anlatıldığı anda fert dinamik hale geçeceğine bilakis büyülenmiş gibi yerinde çakılıyor. Bir doğru kavramın kişiyi bu kadar pasifize etmesi aslında sıkıntının temel kaynağını bize gösteriyor o da sadece sloganik ifadelerle durumu idare eden bir kitlenin acziyetini çok bariz bir şekilde gözler önüne seriyor. Metaryalist dünya insanı sadece tüketen bir obje olarak görüyor. Her zeminde bunu insana enjekte etmeye çalışıyor. Kişi kendisini bu şekilde çekip sarmalayan helozonik kuşatmayı bir türlü üzerinden atamıyor. Bu minvalde fikir adamları yıllardır çöreklendikleri ,Platon vari, yerlerinden kalkıp harekete geçmeli toplumun içine girip toplumu içine düştüğü bataklıktan kurtarmalıdırlar.
Bataklığı kurutabilmenin ise temel şartı insanlara insan olduklarını hatırlatmak. İnsani değerlerin en kıymetli en elle tutulur şeyler olduğunu ifade etmek. Bunu da sadece sözlerle değil fiiliyatta da göstermek. Bütün sosyal teşekküller de bütün gücüyle insani değerlerin yerleşmesi için var gücüyle çalışmalı bütün kaynaklarını bu uğurda feda etmelidirler.
Günümüzde maddenin temel eksen kabul edildiği dimağlar, metayı temel çıkış noktası olarak gören popüler düşünürler tarafından cendereye alınmış. Bir de kendisini her derde deva olarak gören psikologları da işin içine katacak olursanız şeytanın kumpasını daha iyi anlamış olursunuz. Temel dertleri insanın düşünmesi... Siz düşünmeyin biz sizin yerinize düşünüyoruz, tablet misali.
Muhterem okurlarım, şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir, insanın en kıymetli varlığı düşünebilme yetisidir. Düşünebilen kişi bütün zincirlerini kırmıştır. Eğitimi gerçek manada inşa edebilmenin tek şartı da düşünebilen hiçbir şeyden korkmayarak her şeyi eleştirebilen bu şekilde doğruyu bulan ve bu doğrularla toplumsal hayatı ikame ettirebilen bireyler yetiştirmektir.
Pandemi dönemini de fırsata çevirip okullarda ders programlarına düşünme saatlerini de ekleyebiliriz. Hiçbir masrafı da olmaz. Kişi kendiliğinden izole olur zaten. Online olarak mülahazalar yapılır. Bütün çıkarımlar okulların eylem planlarına yansıtılır. O zaman inşallah yeni bir dünyaya kapı aralanır.
Selam ve dua ile...